Yerli Otomobil ve TOGG
Yerli Otomobil tanıtımı 27 Aralık Cuma günü Gebze Bilişim Vadisinde kurulan tören alanında yapıldı. İlk önce Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank tarafından tarihi duyurulan daha sonrasında da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’nın katılacağını duyurduğu organizasyonda, Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu (TOGG) hazırladığı ön gösterim araçlarını Türkiye ve dünyadaki takipçilerinin beğenisine sundu. Organizasyonda ikisi SUV biri SEDAN olmak üzere 3 öngösterim aracının tasarımları ilk defa görücüye çıkarken; Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan SUV araçlardan bir tanesi ile kısa bir deneme sürüşü de gerçekleştirdi.
Yerli Otomobil Türkiye’nin siyaset ve ekonomi gündeminde sıklıkla tartışılan bir konu olmuştur. Bu yoldaki tarihi dönemeçlere baktığımızda 1961’de tasarımı ve prototip üretimi yapılan (4 adet) ancak seri üretime geçmeyen “Devrim” ve 1966-1984 yılları arasında üretilen ve o dönem için büyük bir başarı yakalayan “Anadol” öne çıkan girişimlerdir.
Son olarak “güncel teknolojileri yakalamış, küresel bir marka olmayı başaran”, “yerli ve milli” bir araç yaratmak amacıyla 2017 yılında başlatılan çalışmalar 2018 senesinde TOGG’un kurulması ile ivme kazanmış ve geçtiğimiz günlerde yapılan tanıtım ile de ülke gündeminde zirveye çıkmıştır. Bu yazımda Yeri Otomobil serüveninin yakın geçmişini ve gelecekte bizi neler beklediğini özetlemeye çalıştım.
Türkiye Yerli Otomobil Üretebilir mi?
Cevap kısa ve net olarak ; EVET. Ülkemizde zaten kurulu olan ana sanayi ve yan sanayi firmaları çok tecrübeli ve oturmuş bir otomotiv endüstrisi oluşturuyor. Buradaki tecrübe sadece imalat teknolojileri ile sınırlı değil. Bir çok firmada mühendislik ve ürün geliştirme faaliyetleri de yapılıyor. Hem insan kaynağımızın hem de ekipman ve bilgi birikimimizin bu işi yapabileceğinden şüpheniz olmamalı. Ford Otosan mühendisleri tarasından tasarlanan ve üretilen, yüzde seksene yakın yerlilik oranına sahip olan ve 2019’da dünya’da yılın kamyonu seçilen F-MAX bunun en yakın tarihli ispatlarından biridir.
Amacımız sadece yerli bir otomobil üretmek değil aynı zamanda da yurtdışında satılabilir, dünya devleri ile rekabet edebilir ve cari açığa faydası olacak teknolojik bir araç üretmek olmalıdır. Zaten projenin sürdürülebilir olması ve markanın uzun süre yaşatılabilmesi ancak bu şartların sağlanması ile mümkün olacaktır.
Yerli Otomobil Trenini Kaçırdık mı?
Tüm dünyadaki otomotiv piyasasını incelediğimizde köklü şirketlerin uzun yıllardır devam eden araştırma ve geliştirme faaliyetleriyle büyüdüklerini ve önemli sektör tecrübesini firma bünyesinde biriktirdiklerini görüyoruz. Bu firmaların oturmuş müşteri kitleleri, pazar/market tecrübeleri, teknik bilgi birikimleri mevcut. Bu açıdan bakıldığında yeni bir otomobil markası oluşturma hedefine giden yola fosil yakıtlı içten yanmalı motorlu bir araç üreterek çıkmak ve bu alanda 100 yılı aşkın süredir deneyimi olan dünya devleri ile rekabete girmek çok doğru bir strateji gibi görünmüyor.
Diğer bir deyişle Türkiye’nin fosil yakıtlı araç devrini kaçırdığı söylenebilir. Yapılması gereken olmayan bir ürün segmenti ile ortaya çıkmak ya da henüz oluşmaya başlayan bir ürün segmentinde yenilikçi teknolojilerle, rekabetçi bir ürün ile dünya pazarlarına giriş yapmaktır.
Ne demişler “değişmeyen tek şey değişimin kendisidir…” Türkiye bu değişimin getirdiği fırsatlardan yararlanabilir.
Bir Sonraki Tren – Elektrikli Otomobil
Yeni mobilite trendleri ile elektrikli araçlara olan talebin hızla arttığını ve yaygınlaşan uygulama alanları ile bu teknolojilerdeki maliyetlerin düştüğünü önceki yazılarımda da incelemiştik. İklim değişimi, hava kirliliği, sağlık sorunları, enerji maliyetleri ve enerji sürdürülebilirliği açısından bakıldığında ulaşımda yenilenebilir enerjinin payının arttırılması zaruri bir hedef olarak karşımıza çıkıyor.
Dolayısı ile büyük otomotiv üreticileri de artan bu talebe karşılık verebilecek yeni teknolojiler ve ürünler geliştirmek zorunda kalıyorlar. TESLA gibi firmalar sadece elektrikli araçlardan oluşan ürünleriyle piyasaya hızlı bir giriş yaparken , endüstrinin yıllanmış oyuncuları değişimin kaçınılmazlığını fark edip modellerinin elektrikli versiyonlarını bir birleri ardına piyasaya sürmeye başladılar. Yenilikçi fikirleri olan bir çok startup firma da bu trende kendisine bir koltuk kapmanın yarışında. Örneğin güneş enerjisi ile çalışan Light Year One ve Sono Sion öne çıkan markalar.
Elektrikli araç konusundaki çalışmaların hızlamaya başladığı, piyasanın yeni mobilite trendlerine göre şekillendiği bu dönem Türkiye için koltuk kapabileceği bir tren olarak görülebilir.
Yerli Otomobil Karlı Bir İş Mi?
Otomotiv sektöründe genel kabul, üretmenin kolay ama satmanın zor olduğudur. Aslına bakılırsa ne kaliteli bir üretim yapmak ne de bunu karlı şekilde satmak kolay işler değildir. Ancak bu cümle ile dikkat çekmek istediğimiz husus esas olanın sadece üretmek değil; pazarlanabilir, iç ve dış pazarda dünya markaları ile yarışabilir, kârlı bir araç üretmek olduğudur.
Bunun için iyi bir şansın ötesinde organize ve üzerine düşünülmüş bir plan gerekir. Türkiye sektördeki rakipleri ile arayı kapatabilmek için fazla hata yapmadan iyi bir plan ile yola çıkmalıdır. Deneme yanılma metodu için yeterli zamanımız ve paramız olmadığı ortada. İzlenmesi gereken metot kapsamlı ve hatasız bir fizibilite çalışılmasıdır. Kesinlikle bir kişini veya sınırlı bir grubun kişisel varsayımları ile hareket edilmeden alanın da uzman kişi ve firmalarla işbirlikleri kurulmalıdır. Bu süreçte harcanan para ve zamanın boşuna olmayacağına inanıyorum.
Fizibilite çalışmalarının çıktıları gerçeklere dayanmayan hayallere kurban edilmemelidir. 3 senede dünya lideliği, 5 senede milyarlarca dolar karlılık gibi hedefler projelerin ölü doğmasına sebep olabilir. Elektrikli arabada Tesla bile henüz kâra geçemediği unutulmamalıdır. Dolayısı ile kısa ve orta vadedeki hedefler varsayımlara göre değil çalışmaların sonuçlarına göre konulmalı ve bu süreçte şirketin ayakta durabilmesi sağlayacak finansal yapı önceden sağlanmalıdır. Genel strateji kamuoyuna doğru bir şekilde anlatılmalıdır.
Sürdürülebilir bir iş modelinin olmazsa olmazlarından biri de nitelikli bir iş gücünün varlığıdır. Raporlar, danışmanlar ve yönetim kurulları tarafından oluşturulan makro planların gerçekleştirilmesi profesyonel kadroların işidir. Konsept oluşturma, marka konumlandırma, ürün oluşturma, pazar stratejilerini doğru belirleme ve mühendislik konularında dünya çapında yetenekler/tecrübelerle çalışılmalıdır. Yabancı uzmanlardan, yurtdışında yetişmiş Türk mühendislere, uluslararası akademisyenlerden, Türkiye’de işinin ehli uzmanlara kadar kim varsa projeye katkı vermesi için kapısı çalınmalıdır.
TOGG
Teoride yapılması gerekenleri ve oyunun kurallarını bilmiş bilmiş sıraladık 🙂 Şimdi Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu’na bir bakalım. Yerli Otomobil hayalinin gerçekleşmesi adına neler yapılmış, neler yapılıyor…
Şirket Yapısı
TOGG’in temelleri devlet kanadından gelen yönlendirmeler sonucunda atıldı. Cumhurbaşkanı’nın bu hedefi gerçekleştirecek “babayiğitler” , “elini taşın altına koyacak özel sektör firmaları” arıyoruz şeklindeki yorumlarının sonucu olarak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından yapılan çalışmalar birlikte iş yapabilme kültürüyle bir araya gelen beş büyük şirketin ortaklığı ile sonuçlandı. Anadolu Grubu, BMC, Kıraça Holding, Turkcell ve Zorlu Holding’in oluşturduğu Ortak Girişim Grubu bu işe talip olduğunu açıkladı. Türkiye’nin Otomobili Girişim Grubu Sanayi ve Ticaret A.Ş Anadolu Grubu (%19), BMC (%19), Kök Grubu (%19), Turkcell, Zorlu (%19) ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (%5) bir araya gelmesiyle 25 Haziran 2018’de kuruldu.
TOGG’un Hedefleri
TOGG’nin temel hedefi fikri ve sınai mülkiyet haklarının tamamına Türkiye’nin sahip olduğu, küresel ölçekte rekabet edecek bir otomobil markası yaratmak olarak özetlenebilir. Bu özet cümleyi biraz daha açmakta fayda var zira TOGG’nin stratejisinin hepimiz tarafından doğru anlaşılmasının önemli olduğuna inanıyorum.
Küresel bir marka olmak hedefinin altını çizmek lazım. Proje zihinlerimizde “Yerli Otomobil” olarak etiketlenmiş durumda. Yerlilik kelimesi bu aracın yalnızca iç pazar için tasarlanıp üretileceği yanılgısını getirmemeli. TOGG firma olarak Türkiye’de tasarlanacak ve üretilecek araçlar ile sadece iç pazarı değil Avrupa başta olmak üzere tüm dış marketleri hedefleyen bir strateji belirlemiş durumda.
TOGG’nin bir diğer (ve bence en önemli) hedefi stratejik ve teknik kararlarını bağımsız olarak verebilen bir şirket olmak. Zaten “Türkiye’nin Otomobili” olmak da ancak bu sayede mümkün olabilir. Bizler genelde üretimin hangi ülkede yapıldığına odaklansak da bir firmanın veya markanın kime ait olduğu üretimin lokasyonu ile değil stratejik kararların kimin tarafından verildiğinden geçmektedir. Nasıl ülkemizde üretim yapan birçok otomobil firması sırf fabrikaları Türkiye’de diye yerel markamız sayılamıyorsa, Apple da dünyaca meşhur telefonlarının montajını Çin’de yapıyor diye bir Çin markası olarak anılamaz. Kritik olan Apple’ın tüm stratejik değerlendirmeler sonunda montajı Çin’de yapmayı kendi iradesi ile seçebilmiş olmasıdır. Yarın öbür gün çıkarları doğrultusunda bu kararını değiştirme hakkını her daim saklı tutar.
Türkiye’nin Mobilite Ekosistemi
Şirket stratejisinin beni etkileyen uzantılarından biri de TOGG’un kendisini sadece bir otomotiv firması olarak konumlandırmaması. Firma Türkiye’nin yeni nesil mobilite ekosistemini oluşturmakta itici bir güç olmayı hedefliyor. Mobilite ekosistemini sadece otomobillerden ibaret görmemek lazım. Yeni nesil mobilite trendlerine hizmet eden her türlü ürün, yazılım ve hizmeti bu kapsamda düşünebilirsiniz. TOGG yeni teknolojilerle uyumlu yerli yan sanayi firmalarını etrafında topladığı ve yüksek teknoloji üreten yerli girişim firmaları ile ortaklıklar kurduğu bir ekosistemin merkezine konumlanmak istiyor. Bunu başarabilirse ülkedeki tüm katma değerli mühendislik ve teknoloji firmalarını geliştirecek bir ortamın (ekosistemin) temelini atmış olur.
Bilgi ve İnsan Kaynağı
Bir diğer kritik konu da yukarıda anlatılan stratejik hedeflere ulaşmak yolunda gereken bilgi ve tecrübenin ülkemize akışını doğru bir şekilde sağlayabilmektir. Bu amaç doğrultusunda dünyanın her yerinden yüksek kalitede profesyonellerle çalışmak gereklidir. Bu yolda hem tersine beyin göçünü sağlayacak şekilde yurtdışında yaşayan ve alanında uzmanlaşmış yurttaşlarımızla, hem de kendi konusunda uzman yabancı şirket ve şahıslarla çalışılmasında hiçbir sakınca yoktur. Otomobil dahil hiçbir üründe yüzde yüz yerlilik olamayacağı gibi çalışanların tamamının da “yerli” olması şartı yoktur. Esas olan işin başında Türk Şirketleri, Türk Yönetici ve Mühendislerin olmasıdır. Teknoloji transferinde geri kalabilecek ya da bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunmayacak yapancı partnerler (şahıs, şirket, ortak, danışman vs.) asla tercih edilmemelidir.
Ürün Stratejisi
TOGG 27 Aralık Cuma günü yaptığı tanıtım sunumunda da açıkladığı gibi 2030 yılına kadar tamamı elektrikli ve ağ bağlantılı 5 farklı modeli piyasaya sürmeyi hedefliyor. Bunlar sırasıyla C-SUV, C-Sedan, C-Hatchback, B-SUV, C-MPV olacak. İşe C-SUV’den başlanıldığını hedefin 2022 yıl sonundan önce bu ürünü pazara sunmak olduğunu zaten biliyoruz.
Bu araçların hepsinin ortak bir platforma sahip olması hedefleniyor. Bu hedef tasarım ve test maliyetlerini düşürerek yeni araçların daha ucuza geliştirilmesi ve benzer parçaların kullanılması ile imalat maliyetlerinin aşağıya çekilmesi adına hemen hemen tüm üreticilerin stratejilerinde yer alır. Ancak yapması söylendiği kadar kolay değildir. Yine de daha yolun başında bu konunun farkında olmak ve ilk modelden itibaren tasarımı buna göre şekillendirmek TOGG için önemli bir avantaj.
Yine herkes tarafından bilinen bir ürün stratejisi de tüm bu modellerin yeni mobilite trendleri ile uyumlu olarak yüzde 100 elektrikli olacak olmaları. Bunu akaryakıtta dışa bağımlılığı azaltacak ve karbon ayak izimizi düşürecek olumlu bir karar olarak görüyorum.
Li-ion Batarya Teknolojileri Hakkında Merak Ettikleriniz
TOGG’un sadece bir otomobil değil mobilite ve teknoloji şirketi olmak hedefinde olduğunu yazmıştık. Bu hedefe paralel olarak ürün konseptlerinin hepsi akıllı şehirler ekosistemine uyum sağlayabilecek yazılım ve donanımlara sahip olacak. Cep telefonları ile yaşamımıza hızla giren akıllı sistemlerin (akıllı evler, akıllı ofisler, ağ bağlantılı klima veya kombi aklınıza ne gelirse…) hepsi ile bağlantılı olan bir otomobil hedefleniyor. Tüm bu sistemlerin araç içinden yönetilebileceği bir mobil alt yapı tasarlanıyor. İnsanların en çok zaman geçirdiği ortamlardan biri olan arabamız artık bizim yaşam asistanımız olacak.
Ürün özellikleri açısından bu stratejik kararlar şimdiden verilmiş olsa da marka ve model isminin ne olacağı konusu henüz belirsiz. CEO Gürcan Karakaş bu konudaki çalışmaların devam ettiğini ve sonuçların 2020 ortasında belli olacağını duyurdu. Seçilecek isim veya isimlerin özgün, güçlü, dönüşen, dönüştüren, samimi, yenilikçi bir algıyı yansıtması hedefleniyor.
Elektrikli SUV’nin Özellikleri
Öncelikle neden SUV tipinde bir araç ile başlanıldığına bakalım. Türkiye pazarında aileler genellikle Sedan kasalı araçları tercih ettiğine dair bir inanış olduğu gibi maliyet avantajlarından ötürü B-Platformdaki araçlar da ciddi satış rakamlarına ulaşabiliyor. Ancak TOGG burada günümüzdeki durum yerine yakın geleceğe göre bir strateji belirlemiş. Sektörün yükselen yıldızı SUV platformundan yana bir tercih kullanmış. SUV şu anda ülkemizde en hızlı büyüyen araç segmenti. Üstelik prestijli algısı ve aile kullanıma uygun olmasın açısından da müşterinin ulaşmak istediği bir araç tipi olarak görülüyor. Türkiye pazarı SUV payı günümüzde 24%; bunun 2025 yılında 35% olması bekleniyor. Aynı yükselme trendi Avrupa pazarı için de geçerli. 2019’da 37% olan SUV pazar payının 2025’de 45%’i bulacağı düşünülüyor.
Aracın tasarımı klasik ve sosyal medya kanallarında çokça tartışıldı. Hem Gürcan Karakaş’ın yaptığı sunumlarda hem de TOGG’un hesaplarından paylaştığı bazı bilgilendirme videolarında tasarım sürecindeki strateji açıkça paylaşıldı. Araç konseptinin öncelikli olarak pazar araştırması raporlarının sonuçlarına göre belirlendiğini görüyoruz. Market ve müşteri beklentileri ve değişen sektör dinamiklerine göre şekillendirilen bu tasarım stratejisi daha sonrasında TOGG tasarım ekibi, sektördekilerin çok yakından bildiği bir isimin olan tasarımcı Murat Günak ve yine kendi alanında büyük bir isim olan İtalyan Pininfarina dizayn stüdyosu tarafından şekillendirilmiş. Bu süreç önceki paragraflarda açıkladığımız alanının en iyisi ile çalışma prensibi ile uyumlu işlemiş görünüyor.
Firmanın temel hedefinin dış tasarımda yalın ve prestijli ; iç tasarımda teknolojik ve yenilikçi bir duruş olduğunu söyleyebiliriz. Ortaya konan konsept bu hedefler ile uyumlu görünüyor. Umarım bu süreç sonunda hem iç hem dış pazarda beğenilen bir son tasarıma ulaşılır.
Teknik Özellikler
Aracın arkadan itişli (RWD) ve dört çeker (AWD) iki farklı versiyonu olacağını biliyoruz. Arkadan itişli versiyonun “fun to drive” bir karakteri olur diye tahmin ediyorum. Dört çekerin biz kullanıcılara vereceği güç ve performans algısı da zaten ortada. Arkadan itişli versiyonda arka aksın üzerine konumlandırılmış bir elektrik motoru bulunacakken 4×4 versiyonda aks başına 1 elektrik motoru kullanılacak. Bu versiyonların sırasıyla 200BG ve 400BG gücünde olacakları açıklandı.
Elektrikli otomobillerin en çekici yanlarından biri olarak yüksek tork çıkışı ile kullanıcıya yaşattıkları performans hissi öne çıkartılır. Yerli otomobil ile bu aradığımızı bulacak gibiyiz; RWD versiyonun 0-100km/saat hızlanması için 7,6 saniye hedefi konulmuş durumda. Bu değer 4×4 versiyonda sadece 4,8 saniye olacak.
2890mm aks mesafesine sahip olacak araç hem dışarından hem içeriden oldukça heybetli ve ferah görünüyor.
Ürün stratejisini doğrudan etkileyen 1-2 olmazsa olmaz teknik özellikten de bahsedeyim. Bunlardan birincisi tüm ailelerin tercih sıralamasında başlarda yer alan güvenlik. TOGG tasarımlarını Euro NCAP’te 5 yıldız hedefini sağlamak üzerine geliştirdiğini açıkladı. Bunu sağlamak amacıyla otomobillerde birçok aktif ve pasif güvenlik sisteminin bulunacağını şimdiden söyleyebiliriz. Diğer bir konuda elektrikli otomobiller dünyasında en çok akla gelen parametrelerden biri olan menzil. TOGG SUV modelinin 500km menzile sahip olacağını duyurdu. Bu değer mevcut rakiplerle rekabet edebilecek bir değer. Birkaç örneğe bakacak olursak; Tesla Model 3 LR yaklaşık 500km , Hyundai Kona EV 415km , Jaguar I-pace 376 km.
Sonuç
Bu makaleye bir sonuç yazmak çok zor. Zira daha işin çok başındayız. Ben kurulan genel stratejinin doğru ve varılmak istenen sonucun Türkiye için olumlu olduğunu düşünüyorum. Yapılmak istenen ürün rekabet edebilir seviyede ve kurulan kadro bunu yapabilecek yetkinlikte görünüyor. Bundan sonrasını bize zaman gösterecek. Para ve emek elbette çok değerli kaynak ve kavramlar ancak hepsinden önemlisi ve geri döndürülemez olan kaynağımız ZAMAN umarım bu proje endüstride kaybedilen zamanları geri kazandıracak bir sonuçla neticelenir.
Herkese kolay gelsin 🙂
Referanslar
“Otomobil yeniden icat ediliyor” , KPMG , https://home.kpmg/tr/tr/home/gorusler/2018/04/otomobil-yeniden-icat-ediliyor.html , 2018.
“Yerli Otomobilin 2022’de Piyasada Olmasının Mümkün Olduğu Açıklandı” , Mustafa Cihan Yılmaz , WebTekno, https://www.webtekno.com/yerli-otomobil-2022-piyasada-olmasi-mumkun-h80693.html , 2019.
“Yerli Otomobil Üretimi” , Yalçın İpbüken , Yalın Enstitü , https://lean.org.tr/yerli-otomobil-uretimi/ , 2018.
“Gürcan Karakaş: Yerli otomobilin 2022’de piyasaya sürülmesi mümkün” , https://www.haberturk.com/gurcan-karakas-yerli-otomobilin-2022-de-piyasaya-surulmesi-mumkun-2544308-ekonomi , 2019.
“Yerli otomobil İtalya’dan gizlilikle getirildi” , Cumhuriyet , http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/turkiye/1710356/yerli-otomobil-italyadan-gizlilikle-getirildi.html , 2019.
“Yerli otomobilde dikkat çeken 5 detay” , Kenan Biter, Yeni Şafak , https://www.yenisafak.com/ekonomi/yerli-otomobilde-dikkat-ceken-5-detay-3519127 , 2019.